Sosyal Medya

Kürsü

FET֒nün filmleri ve sinemada FETÖ

Abdülhamit Güler



FETÖ’nün Türkiye’de her alanda kadrolaşıp, kendi iç organizasyonunu oluÅŸturup, cemaat menfaatlerine halel gelmemesi için ne gerekiyorsa yaptığını konuÅŸuyoruz, günlerdir. Aslında senelerdir konuÅŸuyoruz da darbe giriÅŸimi sonrası ana gündem maddemiz oldu.

Peki her alanda paralel yapısını oluşturan FETÖ, sanat camiasında ne yaptı? Aynı yöntemi izlediğini söylemeye gerek yok sanırım. Bir farkla ki, sanat alanında eleman yetiştirmesi ve belli başlı noktalara yerleştirebilmesi çok daha zor... Zira sanatın bir matematiği yok. Mühendis olur gibi sanatçı olamazsınız. Hakikaten yetenekli birilerini yetiştirmeniz gerekir. Veya devşirir ya da yanınıza çekersiniz.

Kültür-sanat alanında FETÖ’nün nasıl organize olduÄŸuna dair somut bir ÅŸeyler ortaya çıkar mı, bilemiyorum. Çıkması gerekir. Fekat sinemada film üretimi noktasında ilginç bazı hususlara dikkat çekebilirim.

FETÖ, hemen her alanda olduÄŸu gibi sinemada da yer almaya, görünmeye, takiyye ile görünmez olmaya çabaladı elbet. 2009’da baÅŸladığı film hamlelerini baÅŸlıca 6 filmle tamamladı. Sırasıyla Kelebek (2009 - 33 bin 816 izleyici), EÅŸrefpaÅŸalılar (2010 - 487 bin 478 izleyici), Allah’ın Sadık Kulu: Barla (2011 - 2 milyon 227 bin 113 izleyici), Selam (2013 - 2 milyon 145 bin 545 izleyici), BirleÅŸen Gönüller (2014 - 1 milyon 589 bin 135 izleyici), Selam: Bahara Yolculuk (2015 - 1 milyon 683 bin 497 izleyici) vizyona girdi. “Her yıla bir film kampanyası” ÅŸeklinde dizayn edilen vizyon seyrinde izleyicinin ilgisi de dikkat çekiciydi. 6 filmin toplamı 7 milyona yakın bilet satışıydı.

Evet, gazete aboneliÄŸinde olduÄŸu gibi sinema filmlerinde de bindirilmiÅŸ kıtaların, kapatılmış salonların, satın alınan ancak izleyicisi olmayan gösterimlerin bu manzarayı ortaya çıkardığını tahmin edersiniz. Ancak Türkiye’de film başına düşen ortalama izleyici 100 bin civarındayken, bu 6 filmin ortalamasının 1 milyonun üzerinde olması manidar. Bunu bir ÅŸekilde baÅŸarmış olmalarının üzerinde durulmalı.

BindirilmiÅŸ kıtalarla bu iÅŸ hallolsaydı, ulusalcı-kemalistlerin filmlerinin de bolca izlenmesi gerekirdi. Buradaki ‘cemaat’ motivasyonunu göz ardı etmemeliyiz.

Ve olayın daha kritik bir yönü var ki, sinemamızın en temel sorunlarını FETÖ’nün nasıl çözdüğüne de iÅŸaret ediyor. Para kaynağı ve dağıtım meselesi, FETÖ filmleri için hiçbir zaman sorun olmadı. Çünkü FETÖ’nün parası vardı, kaynak saÄŸlanırdı. Lakin dağıtım meselesi nasıl çözüldü. Türkiye’de bir filmin 100’den fazla salonda gösterilebilmesi harika bir ÅŸey oluyor. Ä°smi geçen filmler ise yüzlerce salonda gösterildi. Bunu sadece ‘izlenme vaadi’ ile açıklamak mümkün olamaz. Her makamda, her koltukta kendilerinden birilerini bulunduran FETÖ’nün, bunu baÅŸaramadığında makam ve koltuk sahiplerini tehdit ve ÅŸantajla kendine uydurduÄŸunu biliyoruz. Hüsn-ü zan yapacak olursak dağıtım tekeli içinde FETÖ filmlerinin hiçbir sorun yaÅŸamamasını da bunun gibi ÅŸeylere baÄŸlayabiliriz. Bu hususun incelenmesi ve dağıtım hususunun irdelenmesi gerekir.

FETÖ filmlerinin son dönemde vizyona girenlerinin 2 milyon izleyiciye kolay ulaşmasının sebeplerini irdelerken bir hakkı da teslim etmek gerekir. Bu filmler, vasatın altına düşmeyen bir kalitede vizyona çıkarıldı.

FETÖ filmlerinin tamamındaki temel hikaye direÄŸi ise bildiÄŸiniz ‘hizmet hareketi misyonu’ idi. Genellikle sınıraşırı diyarlara giden öğretmen veya polis üzerinden sıla özlemi, gurbet vurgusu, hizmet aÅŸkı ve ‘cemaat olabilmenin önemi’ vurgulandı. Yani FETÖ, çağın en popüler ve güçlü manipülasyon araçlarından biri olan sinemayı öylesine kullandı ki, 6 sene içerisinde 7 milyon kiÅŸiye ulaÅŸtı. Genellikle Batı’ya ve Batılılara ÅŸirin görünme amacı güden yapımlarla FETÖ, diÄŸer bütün manipülasyon kanallarının saÄŸlamasını sinemada yapmış oldu.

Peki bütün bu manzara içerisinde bize kalan ne? Biz derken kimi kastediyorum? Lafı eÄŸip bükmeye gerek yok. Kastım, ‘milli’ ve ‘yerli’ duruÅŸ sergileme derdinde olan herkes. Bu kiÅŸiler neler yaptı? Ne gibi destekler aldı?

Kültür Bakanlığı destek verilerine baktığımızda ‘milli’ ve ‘yerli’ duruÅŸuyla bilinen isimlerin genellikle sinema destek fonundan istediÄŸini aldığını görüyoruz. Bu isimlerin destek baÅŸvuruları geri çevrilmiyor. Ancak verilen destek film bütçesinin 5’te ve hatta 10’da birine ancak tekabül ediyor. Hal böyle olunca da en pahalı sanat olan sinemanın üretiminde sıkıntı doÄŸuyor. Yönetmenlerin aklında sanatını nasıl icra edeceÄŸi sorusundan çok bütçeyi nasıl tamamlayacağı suali dolaşıyor. Bir de dağıtım meselesindeki ümitsizlik buna ekleniyor. Ä°zlenme garantisi olan, dağıtıcılarla iliÅŸkisini saÄŸlam tutan ve FETÖ yöntemlerini kullanan dışındakiler en fazla 20-30 salonda gösterim imkanı bulabiliyor. Haliyle de filmin izlenme ihtimali daha baÅŸtan düşüyor.

Demek o ki, her alanda mücadele edilmesi gereken yapılanmalara karşı doğru tedbiri almanın yolu sağlıklı teşhisten geçer. Çizmeye çalıştığım manzara, sinemayı yakinen takip edenler dışındakilerin ilgi alanına girmez. Anlarım. Yazıp da duyurmaya çalışmamızın sebebi bu. Fekat icra makamında olanların bîhaber olması düşünülemez. Dolayısıyla bu hususta ivedi önlem alınması, yeni yöntemlerin hayata geçirilmesi gerekir.

DoÄŸru görecelidir. Sıkıntı yok. Bana katılmayan çok kiÅŸi olabilir. Ama bu doÄŸru bildiÄŸimizi ifade etmekten bizi geri bırakamaz. O halde ‘doÄŸru’ projelerin hayata geçirilebilmesi için doÄŸru yöntemler ve doÄŸru istikametler kullanılmalı. Politika oluÅŸturucu ve belirleyicilere düşen görev, devletin sinemaya karşı cimriliÄŸine son vermesidir. Son 10 yılda kat be kat artmasına raÄŸmen, sinemaya verilen desteÄŸin, sinema biletinden kesilen vergi miktarına hala ulaÅŸamamış olmasına anlam veremiyorum. 61 milyon biletin kesildiÄŸi 2015’te desteÄŸin bunun yarısında kalması üzücü. Devletin, 61 milyonun üzerine 61 daha koyarak sinemayı desteklemesi gerekir.

Bunun dışında özel sektörün ‘milli’ ve ‘yerli’ sanatı desteklemek için elini taşın altına koyması gerek.

Sanatın tarihi, devlet ve burjuvanın desteğinin tarihidir. Ülkemizde devletin eksik, burjuvanın ise (burjuva diye bir şey olmadığından) noksan katkısı aşikarken sanatın ve sanatçının gelişiminin mucizevi bir şey olduğunu ifade etmek lazım.

Beklentimiz, FETÖ kadar da olsa sinemada var olunmasının sağlanması. Çok şey mi istiyoruz?

Kaynak: dirilispostasi.com

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.